Doğu Karadenizin dört vadisi Çağlayan, Arılı, İkizdere ve Senoz'da yapılmaya başlanan Hidro Elektrik Santralleri (HES) karşısında bölge halkının verdiği kararlı ve uzun soluklu bir mücadelenin öyküsü... Doğu Karadeniz'in dört vadisi Çağlayan, Arılı, İkizdere ve Senoz halkları, bölgede yapımı planlanan Hidro Elektrik Santralleri (HES) karşısında şaşkındır. Onlara birlikte yaşamayı, sevmeyi ve paylaşmayı öğreten, her daim üretme, ayakta kalabilme gücü veren Akarsularının 49 yıllığına kullanım hakkının bazı özel şirketlere devredilmesine bir anlam veremezler.’’Büyükler’’ onlara ‘’ülkemizin kalkınması için gerekli‘’der,’’ enerji lazım,dışa bağımlı olmayalım’’ der, ‘’su akar Türk bakar‘’ der ve bütün imzalar atılır. Hiç zaman kaybetmeden ilk Senoz de başlar çalışmalar, ağaçlar kesilir, patikalara dev su boruları döşenir, derenin sesi kesildikçe, köylünün de nefesi kesilir adeta... İkizdere halkı ise ikiye bölünmüştür, kimileri istihdam sağlayacağından taraf olmuş,kimileri ise yaşam alanlarına yapılan müdahaleye, şiddetle karşı durur. Çağlayan ve Arılı halkı, İkizdere ve Senozda gözlemledikleri tahribat karşısında kararlı ve uzun soluklu bir mücadeleye girişir. Bu film, kendi varoluşuna,ve gelecek nesillere karşı duyduğu vicdani sorumlulukla hareket eden bir Avuç Cesur İnsanın üç senelik hikayesidir. Herşey sahil otoyolu inşasıyla başladı.Deniz ile arasına set çekilen Karadeniz Halkı’nın sabrı Hidroelektrik santralleri ile taştı!’’Denizimizi aldınız derelerimizi asla’’haykırışlarını işittik. Yaşam alanlarına yapılan her saldırıda daha da radikal hale gelmelerinin sebeplerini anlamak ve anlatmak için yola düştük . Çığlıklarını duymazlıktan gelenlere duyurmak ; kadim ormanlara, akarsulara bekçilik eden, Karadeniz'in sert mizaçlı ve bir o kadar da samimi, kalp taşıyan cesur insanlarına vicdan borcumuzdur.

A Few Brave People, powerfully chronicles the extraordinary struggle of the local people of the Black Sea region to protect their rivers and their livelihood from a government that is keen to sell them to private corporations. The people of Çağlayan, İkizdere and Senoz -3 valleys in the Black Sea region- are at a loss about what to do with the government’s plans to build dozens of hydroelectric plants in their valleys. They cannot make sense of the fact that their rivers -a lifeline, teacher and inspiration- are to be rented out to private companies to exploit for the next 49 years. The authorities tell them that this is a must, necessary for Turkey’s development and energy independence. Then, they sign the rivers off, and immediately begin construction in Şenöz. Trees are cut off, massive water pipes are laid, and as the river goes quiet, it is as if the locals in Şenöz slowly begin to expire. In İkizdere, there are those who believe the dams will mean more employment, and then, there are those who are determined to resist this brutal intervention to their lives. Aware of what happened in Şenöz and İkizdere, people in Çağlayan begin a determined campaign against the state and its corporations. This film follows a few brave people who decide to struggle not only for their own sakes, but also for generations to come over the course of 3 years. We met Rüya Arzu Köksal with her film An Argonaut in Ordu, which was screened at !f 2010. Once again she delivers a profound wake up call, one that derives its power from these locals who courageously and determinedly fight for their own.