Kadın cinsel işlev bozukluğunda cinsel mitlere inanma düzeyi, cinsel bilgi ve benlik saygısı için kapak resmi
Kadın cinsel işlev bozukluğunda cinsel mitlere inanma düzeyi, cinsel bilgi ve benlik saygısı
Başlık:
Kadın cinsel işlev bozukluğunda cinsel mitlere inanma düzeyi, cinsel bilgi ve benlik saygısı
Personal Author:
Yayın Bilgileri:
[s.l. : s.n.], 2017.
Fiziksel Tanımlama:
x, 62 leaves : illustrations ; 30 cm +e1 CD-ROM.
Genel Not:
Date of approval: 05.04.2017

Includes abbreviations list.
Abstract:
Problemin tanımı: Bu araştırmada, kadınlarda cinsel mitlere inanma ve cinsel bilgi düzeyleri ile benlik saygısının cinsel işlev bozukluğu (CİB) ile ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmaya internet üzerinden toplam 492 erişkin kadın katılmıştır. Veri toplama aşamasında örneklem grubuna Sosyodemografik Bilgi Formu, Kadın Cinsel İşlevler Ölçeği (KCİÖ), Cinsel Mit Değerlendirme Formu (CMDF), Cinsel Bilgi Düzeyi Formu ve Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği (RBSÖ)/Kısa Form uygulanmıştır. Araştırmada nominal veriler frekans analiziyle, ölçüm verileri ise ortalama ve standart sapma ile tanımlanmıştır. Ölçek ortalamalarının fark analizinden önce normallik dağılımı için Kolmogorov Smirnov testi yapılmıştır. Tüm ölçek ortalamaları normallik dağılımına uymadığından, fark analizlerinde ikili grupların arasındaki farklar için Mann Whitney U, ikiden çok grup arasındaki fark için Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Nonparametrik değişkenler arasındaki fark analizi için Ki-Kare testi kullanılmıştır. Tüm testler SPSS 17.0 for windows paket programında gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Örneklemimizin yaş ortalaması 27,46±6,63 olup yaş aralığı 18-56’dır. Çalışmamızda cinsel işlev bozukluğu, KCİÖ’den alınan toplam puana göre belirlenmiş ve 26.55’in altında puan alanlar cinsel işlev bozukluğu olan, 26.55 ve üzeri puan alanlar ise cinsel işlev bozukluğu olmayan şeklinde sınıflandırılarak tüm örneklem iki grupta incelenmiştir. Örneklemimizin büyük çoğunluğu (%74) CİB olmayan kadınlardan oluşmaktayken yalnızca %26’sında CİB olduğu gözlenmiştir. CİB olan ve olmayan katılımcıların sosyodemografik özellikleri incelendiğinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Üniversite mezunu ve aylık geliri 3000 TL ve üzeri olan katılımcıların benlik saygısı düzeyleri istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek bulunurken kendi eğitim düzeyi ve baba eğitim düzeyi düşük olan katılımcıların cinsel mitlere inanma düzeyi daha yüksek bulunmuştur. Katılımcıların yaşı ile KCİÖ puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki gözlenmemiştir. CİB olan ve CİB olmayan kadınlar karşılaştırıldığında CİB olan grupta cinsel mitlere inanma derecesi istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek bulunurken benlik saygısı ve cinsel bilgi düzeyleri istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha düşük bulunmuştur. Ölçekler arası korelasyonlar incelendiğinde, KCİÖ toplam ve KCİÖ alt boyut puanları ile RSBÖ ve CMDF puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Benlik saygısı ile KCİÖ toplam puanı ve alt boyutlarından uyarılma, kayganlaşma, orgazm, doyum puanları arasında negatif yönde anlamlı ilişki saptanırken ağrı alt boyutu arasında pozitif yönde anlamlı ilişki gözlenmiştir. CMDF puanı ile KCİÖ’nün hem toplam hem de istek, uyarılma, kayganlaşma, orgazm ve doyum alt boyut puanları arasında negatif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır. Sonuç: Araştırma sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde, kadın cinsel işlev bozuklukları ile erişkin kadınların benlik saygısı, cinsel mit inanışı ve cinsel bilgi düzeyleri arasında bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Cinsel işlev bozukluğu olan ve olmayan gruplar cinsel bilgi düzeyleri bakımından karşılaştırıldığında, CİB olan erişkin kadınlarda cinsel bilgi düzeyinin daha düşük olduğu gözlenmiştir. Yapılan korelasyon analizi sonucunda cinsel işlev bozuklukları arttıkça benlik saygısının azaldığı ve cinsel mitlere inanma düzeyi arttıkça cinsel işlev bozukluğunun da arttığı ileri sürülebilir. Anahtar kelimeler: Kadın cinsel işlev bozuklukları, cinsel mitler, benlik saygısı, cinsiyet rolleri, cinsel tabular.

The Statement of The Problem: The aim of this study was to examine the relationship between sexual dysfunction in females and their belief in sexual myths, level of sexual knowledge and self-esteem. Method: A total of 492 adult females filled out online, a Sociodemografic Information Form, the Female Sexual Function Index (FSFI), the Sexual Myth Evaluation Form, the Sexual Knowledge Level Form, and the Rosenberg Self-Esteem Scale (RSES)/Short Form. In data analyses, frequency and normality distributions were established and Mann Whitney-U, Kruskal Wallis, Chi-square and Spearman’s rho correlation analysis were performed. All tests were carried out via the SPSS 17.0 for windows package programme. Results: The sample had an average of 27,46±6,63 years of age. Those participants below a score of 26.55 on FSFI (26%) were considered to have sexual dysfunction whereas 74% scored above. Participants with and without sexual dysfunction did not differ significantly with respect to their sociodemographic features. Those with a university degree and a monthly income of 3000 TL and above had significantly higher self-esteem and those with lower educational levels had higher levels of belief in sexual myths. The sample’s FSFI levels did not significantly correlate with age. The participants with sexual dysfunction had significantly higher levels of belief in sexual myths and lower levels of self-esteem and sexual knowledge, compared to the group without sexual dysfunction. When the relationships between the scales were examined, statistically significant correlations were observed between all FSFI (total and sub-dimension) scores and RSES and levels of belief in sexual myths. The results show a significant negative correlation between the selfesteem levels and the FSFI total and sub-dimension scores, such as arousal, lubrication, orgasm and satisfaction; whereas the sub-dimension of pain alone displayed a significant positive correlation. The scores of the Sexual Myth Evaluation Form showed a significant negative correlation with FSFI total as well as desire, arousal, lubrication, orgasm and satisfaction sub-dimension scores Conclusion: As a results of the research are evaluated, there is a correlation between female sexual dysfunctions and self-esteem of adult women with sexual myths and sexual knowledge levels. The level of sexual knowledge was observed to be lower in adult women with sexual dysfunction, when the groups with and without sexual dysfunction were compared in terms of sexual knowledge levels. As a result of the correlation analysis, it can be suggested that as sexual dysfunction increases, self esteem decreases and sexual dysfunction increases as the level of belief in sexual myths increases. Key words: Female sexual dysfunction, sexual myths, self-esteem, gender roles, sexual taboos.
Added Uniform Title:
Thesis (Master) -- Işık University: Graduate School of Social Sciences.

M.S. -- Clinical Psychology.

Graduate School of Social Sciences -- Clinical Psychology.

Belief in sexual myths, sexual knowledge and self-esteem in female sexual dysfunction. Turkish.
Dil:
Turkish