After her husband dies, Ruth seems to be acting very distraught, according to her daughter Hannah. When Hannah starts probing into the past, she finds out that her mother, whose Jewish parents were deported during World War II, was raised by an "Aryan" woman named Lena. Hannah travels to Berlin and finds the now almost 90-year-old Lena. The old woman tells Hannah her story: the story of the women of the Rosenstrasse.

1943 yılının Berlin'inde geçen film, Goebbels'in Berlin'li Museviler'in tümünü yok etme kararını bir süre geciktiren ve bugüne kadar kimsenin üzerinde durmadığı bir ayrıntıdan yola çıkıyor. Ailelerinin ısrarlarına karşın Musevi eşler seçerek, çocuk sahibi olan bir grup "Aryan" Alman kadın, yaklaşık 30 bin kişinin toplama kamplarına götürüldüğü günlerde bir direniş başlatır. Herkesin sessizce katliamı görmezden geldiği günlerde bu direniş, yönetimdekileri oldukça tedirgin eder. Önceleri birkaç kişiden oluşan grup, evlerinden alınan eşlerinin serbest kalabilmesi için Rosenstrasse'deki Musevi cemaatinin toplandığı bir binanın önüne gelerek pasif direniş başlatır. Kısa bir süre içinde kocalarını geri almak için Nazilere meydan okuyan kadınların sayısı bini geçer. Ailelerinin bütünlüğünü korumak için yaptıkları protestolar sonucunda gruptakiler, Goebbels'i tedirgin etmeyi başarıp, henüz toplama kamplarına gönderilmemiş eşlerinin serbest bırakılmasını sağlar. Rosenstrasse, 1919 yılında oy kullanma hakkını kazanan Alman kadınlarının özleinde, kadınların politikadaki belirleyici rolünün tekrar düşünülmesi için çok önemli bir çalışma. Alman kadın yönetmen Margarette Von Trotta, Venedik Film Festivali'ne katılan filmi Rosenstrasse'yi, Nazizm'e karşı direnen çocuklara ve kadınlara ithaf etmiştir.